Salı, Haziran 29

sen bakarken soyunamıyorum

"beklemekte olduğun şey, ancak onu beklemeyi unuttuğunda gerçekleşir. bu, evrenin 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir."


peki.

Salı, Haziran 22

kız bilogu 2!

ilk olarak o postu yazdıktan sonra gittim bakır alevine boyadım ben saçlarımı. o aşağı yukarı şöyle bişi oldu ;






tuncay şahanesi ağzı açık foto çekmeye bayıldığı için bu böyle, bi tane daha var ki onda da gülümsemekle yüzümü buruşturmak arasında kararsız kalmışım belli ki, sadece saçlara bakmak suretiyleidare ediverin bebekler



sonra günlerden bir gün, tuncay'la sohbet edip zaman öldürürken, gözümüz bir kıza takıldı. daha ziyade saçlarına. amman yarabbi dedik, böyle hani klişe olan siyah saçlı bi kızın saç uçlarını kızıla boyatmasıdır bilirsiniz, bu hatun tepeleri kızıl yapıl uçlara siyaha boyatmış. böyle baktık kaldık, yan masamızda oturduğu sürece gözlerimizle kızı rahatsız ettik. ben hemen özenen bi insan olduğumdan mütevellit, izmir'e gelir gelmez yemedim içmedim, kızın saç rengini aynen gittim yaptırdım. saç modelimiz de aynıydı önler uzun arkalar kısa, fakat kahkülleri yoktu bir tek. kahkülleri ben de istemiyorum zaten artık sıkıldım. neyse işte o saçlar da bunlar.



sakız adası diye bi kafe var, sahibi rum. yunanistan'a gitmişiz gibi olmuş bu foto çok sevdim ya :) bi de evet ben, kaç gün (üç) özlediği sevgilisinin karşısına makyaj yapmadan çıkıcak kadar leylayım artık, evden uçarak, koşarak, zıplayarak çıktım.




bu post burada biter :)

şimdi şöyle oldu bi sürü şey

bi sürü zamandır anlatmıyorum, artık vaktidir. güzide okulum odtü, kendini kapatma kararı aldı, 11inde güzide şehrim izmire döndüm ben de. dün buket, güncer ve denizle görüştüm. deniz benim eskiden çok yakın arkadaşımdı, anlatmışımdır sanırım, fakat sonra karşılıklı olarak fes ettik bu ilişkiyi. böyle dün görüşünce, ki özlemişim, hem çok tanıdık hem çok yabancı tuhafça bi sürü his. kendime kızdım. benim çevremde şu son 1 yıl, defalarca canımı bilerek yakmış dost bildiğim insanlara gösterdiğim gereğinden fazla anlayış ve toleransın 1/10unu denize gösterememiş olmama kızdım ki o kız bana, bu sene olanların, kabullendiklerimin 10da 1ini yapmamıştı gene. eskisi gibi olmaz ama insanların hakkını yemiş olduğum için üzüldüm. doğru davranamıyorum. bugün mesela, çok yakın görüp konuşamayarak kendi içimde çeliştiğim arkadaşlarım var. sen bunu bunu bunu yapıyorsun ama bu yaptıkların beni rahatsız ediyor, üzüyor diyemeyecek haldeyim. eziğim sanırım. işte tuncay'a sordum sonra, insan ilişkilerinde neden bu kadar başarısızım diye, edindiğim çevrenin çok sınırlı olduğundan, çok az arkadaş tutup, onlara güvenilir olsun olmasın her şeyi anlattığımdan, çok fazla sıfat yükleyerek, bir avuç bile olmayan insanlardan daha çok korumacı tavır, ilgi, sevgi, güvenilirlik, mükemmellik beklediğimden onları bu ağırlığın altında ezdiğimden, bunların çok azını görünce kendim o mutsuzluğun altında ezildiğimden bahsetti. ki çok üzücü bi şekilde de haklıydı yani. sırf bu sebepten, bu sene yapmadığı kalmayan insanları tekrar tekrar alttan alma/affetme yoluna gittim, yok mu sanki başkası, başka her hangi biriyle bir daha o kadar yakın olamazmışım gibi, olma şansım elimden alınmış gibi, bi daha hiç kimseyle tanışamıycak ve ömrümün sonuna kadar yapayalnız kalıcakmışım gibi hissediyordum ayrıca. kocaman bi tutarsızlık içindeydim, bi yanda bu kadar büyütülücek bir şey yokken çok yakın olduğum bi kızı hayatımdan çıkardım, bi yandan büyütülmeye gerek olmıycak kadar hayvani büyüklükte ihanetler eden insanlara, ya işte onun da nefreti biticek öfkesi dinicek, o zamana kadar sabrediyim ben diye dünyanın anlayışını gösterdim. bi taraftan indirdi tokadı, ben öbür yanağımı döndüm yani al bi de burdan vur.



tuncayın bana kattığı en büyük şey de şu oldu, sen çok da seviyor olsan, çok da değer veriyor olsan, karşındaki bilinçli, farkında ola ola seni acıtmaya çabalıyorsa, derdi zoru bu olmuşsa, onunla bi ilişkiyi yürütmeye çalışmak sadece sana daha fazla zarar vericektir. çok kolaymış gibi gözükmüyor ama o kadar bezdim ki benim için yapılamaz olmaktan çıkalı çok oldu. sonra buketle konuştum dedim ya dün, o da aynı cümleleri kurdu bana.

okul bitti dedim ya, hiç bi dersten kalmadan geçtim bu şahane ama ortalamam 2.11 geldi bu hiç şahane değil. bu yaz deniz kum güneş değil belki ama ottü yolları gözüktü bana.

hasretimden prangalar eskiten sevgili izmir'e geldi bi de, bu sanırım en can alıcı noktaydı sona kaldı. izmir'e gelmekle kalmadı; annem, teyzem, eda, aysu, gözde ve buketle de tanıştı. biraz terledi yavrucağım. gel gör ki annemi de teyzemi de tavlamaktan kendini alamadı, ahah. aysu'nun birebir cilve yaptığına da şahit olmadım değil :)) canım benim.

ilk günü şöyle ölümsüzleştirdik :



annem, sevgilim, kuzenim. hehe seviyorum sizleri.


tuncay'ın benim yanımda durup, olabildiğince düzgün olan şeyleri gösterme çabası, bana kendimi çok güvende hissettiriyor. sağol şekerim :)

bi şekilde, ben elimi kolumu bağlayan şeylerden kendimi sıyırıp atıyorum, kirlenmiş kısımlarını ayıklıyorum, daha temiz bakmak istiyorum artık. ankaraya dünya kadar küfür etsem de orda, sınıf arkadaşlarımla, tuncayla, tuncayın hepsi birbirinden sevimli arkadaşlarıyla pek mutluyum. tahtalara vuralım!