Cuma, Ağustos 21

mim mim mini mini hanım! :/

ilk mimimi(çığrından çıkmak burda) almış, kabul etmiş hatta sevmiş bulunuyorum. blogunu ilk fark ettiğimde baştan sona okuduğum fragariac göndermiş mimimi, hehe. teşkür ettim kendilerine. başlayalım bakalım

1-Hangi şehirde yaşıyorsun?

İzmir

2-Mesleğin?

Büyüyünce endüstri mühendisi olucam, şimdilik öğrenci.

3-Blog yazmaya başlama kararını nasıl aldın?

şimdi ben ilk yıl sınava girdiğimde bu odtü denen okulu kazanamadım. izmirdeki bütüüün arkadaşlarım da gitti başka yerlere okumaya, doğrusu hiçbirinin de pek umrunda olmadım, yalnız kaldığım bi dönemde, bilog yazsam ya ben kinimi nefretimi döksem dedim. işte açtım bunu ama yazmadım, tek postum vardı. aradan aylar geçti,öss denen hastalıklı sınav bitti, geçti gitti, ben de buraları hatırladım, yazayım bakalım dedim. o ilk postu sildim, yeni bir başlangıç hesabı.

4-Ne kadar süredir blog yazıyorsun?

yan tarafta gözüküyor, 1 ay bile sayılmaz.

5-Bloğunu hangi sıklıkla ziyaret edersin?

ya her gün bakıyorum, hiçbişi yazılmasa da bakıyorum, benim bu diyorum, gözüme sevimli geliyor, sıcaktan bunlar hep.

6-Pc açıldığında bloğunu açmak kaçıncı sıradaki iştir?

2. , taş çatlasa -ki genelde çatlamaz- 3. sıradaki iştir

7-Başka bir blog sayfasında görüp aldığın bişiy ya da gittiğin yer oldu mu?

Evet, özellikle kozmetikte. bu online alışveriş sitelerinin tanıtımı falan olduğunda, param varsa kesin deniyorum ben de. ama genelde olmuyor:(

8-Bloğunda hangi konulardan bahsetmek seni mutlu eder?

ona karar veremedim. özenme sürecinden geçiyorum, ben de bugün ne giydim köşesi yaparım belki diyorum, sonra başka biloga girip ben de onu yapiyim bunu yapiyim dediğim çok oluyor. ama kabaca kişisel bi günlükten farkı olmıycak sanırım bu bilogun, karışık ya bilemedim ben nelerden bahsetmek beni mutlu eder.

9-Bloglarda gördüğün diğer blog arkadaşlarını eklemekte seni cezbeden ne olur? (blog teması, diğer bloglara yorumları, bloğunun adı, içeriği vs.)

temaya aman aman önem vermiyorum da, içeriklere takılıyorum. kendime yakın buluyorsam ekliyorum galiba, gülüyorsam ekliyorum, oha bu kız süper makyaj gurusu ya da eheh bunlar ne geyik adamlar diye ekliyorum, falan filan. takip ettiğim bütün bilogları severek okuyorum bu arada.

10-Blog aracılığıyla para kazanma fikrine nasıl bakıyorsun?

Buğulu bakıyorum. güzel bakıyorum, nası oluyo o işler?

11-Blog arkadaşlarınla bir araya gelme, buluşma fikrine ne dersin?

ne güzel olur valla derim ama pek arkadaşım yok burlarda :)

kuzenler iyidir




genelde herkes kuzenlerini sever. iyi anlaşır. ama ben bayılırım kuzenlerime, taparım. insanın kuş kadarken tanıştırılıp arkadaş olduğu, beraber büyüdüğü, hep ama hep görüştüğü başka kim var? bizim küçükken bir evimiz vardı, her katta karşılıklı iki daire vardı, birinde biz kalırdık, karşısındaysa o siyah saçlı gözde hatun, saçları kazıtmış olan görkem bey. iki evin kapısı hiç kapanmazdı lan, arada kilim olurdu, kapılar açık, ayakkabı giyilip çıkarılmazdı, o bi geçiş, düşün bilog iki uzun koridorun birleştirilmiş halini! müthiş eğlenirdik, köpekler gibi kavga ederdik.

öyle ki, bazı büyük kavgalarımızdan sonra ebeveynler birbirimizle oynamamızı yasaklardı, daha 24 saat dolmadan evin dışında buluşup bizi affetsinler diye plan yapardık. görkemle, saati falan çoktan unutmuş, daha ben 7 o 11ken, bütün ilçeyi gecenin bi vakti dolaştığımız gün, tam dün gibi. gelince sağlam azar yemiştik, telaştan deliye dönmüştü bizimkiler. o anlamsız hikayelerin, sapanla devletin lambalarına verdiğimiz zararlar, gece evin önünde oyun oynama tutkusu. insan o yaşları büyük şehirde geçirmemeli, şayet izmirde/ankarada geçmiş olsaydı geberirdik gibi geliyor sıkıntıdan. neyse işte, benim katıla katıla gülerek şahane pazar izlediğim sevimli kuzenim, 4-5 gün sonra tayvan yolcusu. 2 yıl yok.

her bayram, bu pozu izmirde veririz biz, yıl be yıl benzer fotoğraflar var zaten. evde o kadar velet olmak, nası büyük şans aslında, şimdi fotoğraftaki ufaklık, bizden biraz daha yalnız maalesef. bi sürü abi-ablar var, oyun arkadaşı yok. evin içinde koşarken dedemin kuşunun kafesini devirdiğimiz bayram hala konuşulur bizde. çıldırmıştı da, yakaladığı ilk velete bi tane patlatmıştı, ah talihli ozim:) hayvana bişi olmadı, geçirdiği travmayı saymazsak. şimdi ozimle ercü de macaristan yolcusu. neyse ki onlar daha yakına gidiyor. beni bu bayram, -artık koşturup tası, çanağı, kuş kafesini düşürmüyor olsak da- bu fotoğrafın aynısından 1598.sini çektiremiycek olmamız bile hüzünlendiriyor. nası desem de tam ifade etsem, izmir, biz hep beraberken, anlamsız geyiklerle saatlerimizi, günlerimizi geçirirken çok şahaneydi. yokluğunuza nası alışıcaz biz bebeler:( çabuk gidin. hemen dönün.


Çarşamba, Ağustos 12

ankaranın yolları taştan

ve evet, en nihayetinde bana bozkır yolları görüktü. büyüyüp de mühendis hanım olacağız, bakalım, kısfmet!

Perşembe, Ağustos 6

Pişt


Benim kızım olsan ya sen... bizim eve gelsene, herkeslerden iyi bakarım ben sana, valla bak :(

Çarşamba, Ağustos 5

en bi ilk post

içerik başlıkta gizli işte, sağa bakındım blog, sola bakındım blog, en nihayetinde dedim ki benim neyim eksik? buralar benim çöplüğüm gayrı. dolucak inşallah zamanla :)