ölme! sana ihtiyacım var; bütün yenildiğimi duyacağım sabahlar için. uyurum ve her şey geçer.
aşklarımız kaçtıkları yerlerden dönmese, "her aşk bir tutsaklıktır"dan ders almayıp yeni ve daha şehvetli aşklara aksak; bizi seven bir şiir okusak, geleceğin yollarını şaşırsak, çatılarda dudaklarımız çatlasa, günahlarımız haklarımızdır diye bağırsak, hatalarımızı teker teker kutsasak... senin gecelerini kar kaplamasa, benim gecelerimi yalnızlık...
""""sen yaşlan, ben seni hep bacaklarımı okşarken düşleyeyim. ve savaşı barıştan daha fazla, sadece senin için isteyeyim."""""
yaşlıyım derken beni nasıl yaşlandırdığının farkında değil misin... oysa ölümlere birlikte ağlayabilirdik. ama sen, ihanetin tadını bile bilmiyorsun.
ah eğimliydik ölmeye... ah eğimliydik çok sevişmeye... ah niye ağladığımı bir bulabilsem...
kimse çözümsüzlüğünü seçmiyor. bu bir seçim değil; çıkmaz sokakları sevmek bir seçim değil.
burada ya da orada, kuzeyde ya da güneyde, bize kollarıyla sarılan tek gerçeğin """sarılmak""" olduğunu....
küçük güneşim, zaman dur durak bilmeden eteklerinden sonbaharı süpürüyorken sana yine o bildik şarkıyı söyler, saçlarına, hani tıpkı o son cümledeki gibi, diyerek sarılırım.
"""bir prenses ya da bir anarşist olmaktan çoktan vazgeçmiştim, hep kandırdım seni."""
dün pazarda dolaşırken kestane kasasına dalıp gitmişse gözlerin, o kestane kasası kadar inanmalısın bana.
belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım. bir şiir bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni sev diye.
inan adaletli değil hiç bir alışveriş. güçlü ve güzel kalmalıyım: kışın, yazın ve hüzünlü sonbahar geceleri. inan dokunduğum bir koku bu; ellerime inan... """hiç ağlamadığın bir şey mi yoksa sana anlatmaya çalıştığım..."""
aptalca olduğunu bile bile, durmadan gitmek zorundayım diyen ve seni seviyorumlar kadar acımasız yazacaklarım. ama gitmek zorundayım ve yeterince üzgün olamayacaksın.
....bir tek çarşafımı buruşturarak uyuyan adamdan utanmadığımı....
....hiçbir şeyi anlatamadığımı....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder