Cuma, Ağustos 20

küçük kızım adsız





anne oldum ben, yani bilemedin teyze(anne yarısı) oldum ama ben kendimi anne gibi hissediyorum, ahah. vakti zamanında, abartmiyim öss'ye hazırlanırken işte, sağıma soluma hep bi golden'ımız olsaydı, gezdirseydik oynasaydık kordonda, daha mı mutlu olurduk acaba minvalinde sorular yönelten bir insandım. derken derken yaz okulundan eve bi döndüm, küçücük minicik kızım kapıda karşıladı beni, meğersem 2 haftadır bizdeymiş :) adı cookie, mitra ve balım arasında belirsiz. her gün farklı isimle seslendiğimiz için manyak olucak diye tedirginim. ufaklığın hayattaki en büyük eğlencesi kapı çalınca kapıya koşmak, adeta bir teşrifatçı gibi gelenleri buyur etmek. ve en çok zamanını geçirdiği aktivite de uğurunda kurabiye alabilmek için gidip gidip kurabiye çekmecesinin altında oturmak, volta atmak, gel seviyim biraz seni diye yaklaşanı şirinlik yapa yapa kurabiyelere doğru yöneltmek. hiç doymuyor, kimlere çektiyse :/


az önce koşa koşa salona geldi, patileri pembe pembe, çenesinde pembelikler, kanamış mı nolmuş diye çok korkuttu bizi. meğersem edanın odasındaki ruju yemiş eşek sıpası.

1 yorum: