Salı, Mart 9


sevecekse elbet, kırık bir kemiğin hüznüyle sevecek kalbim...
vurma bana, vurma! içimin oyuncakları kırılıyor
.
.
.
.
bir çocuğun düşüydüm de mor bir çocuğun
zor bir çocuğun üşümüş eliydim
tüysüz yüzüm tüzüklerinize küs
yanlışlıkla kalırım yoğun bakım yalnızlığımla
- bana vururken ellerini incitme yorgun amca
akşam çocuklarını nasıl seversin yoksa
.
.
.
.
omzuma kırık bir kol biçildi, terzi kim?
morarmış bir çift göz kafama buyur ettim
kabuk benim toprağa, kanasa yara benim
çünkü beni panzerler ezdi, son nefesteyim
- devlet beni vur! büyüyorum,
ben tehlikeyim
hırsızların çaldığı dilimi çığlıklarla onardım
katillerin boşalttığı ruhumu alkışlarla
buradayım:
cevabın soruyu incittiği yerde
.
.
.
leylekler getirmedi, kan yollarında bulduk seni
.
.
.
masumiyet
susarak kör edecek tarihin gözlerini
- öldürmek -bilmem neden, kadîm mesleğiniz miydi
.
.
.
çünkü bilmezsiniz
kalbini unuttuğunuz o çocuklar
tarihin beyaz taylarıdır
şimdi bu çocuklar ölmemiş gibi yapsak
karga gak dememiş, tavşan dağa küsmemiş gibi
.
.
.
yitik çocukluğun lüzumu yok,
size daha çok riya gerek
sen çirkin bir pinokyo’sun adam
ellerin çünkü ölümlere uzuyor
.
.
.
takılıverdi plak: … büyüklerimi saymak… büyüklerimi saymak…
büyüklerimi say… büyüklerimi… büyü…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder