Pazar, Şubat 7

giriş: 18 ocak 2010. ben evime adımımı attım ve anneciğime kurduğum ilk cümlenin içerisine o eşsiz biber kızartması tamlamasını kondurdum.
gelişme: günler geçti, haftalar geçti, biber kızartması da biber kızartması diye ağlar, özellikle gece acıktığım için vakitsiz saatlerde ağıtlar yakar oldum. ama nası, dizlerimi falan dövüyorum. seni ben ellerin olsun diye mi sevdim diye rakı kadehlerine uzanıyorum. gene de anneme fayda etmiyor yani:/ işte gel zaman, git zaman, tarihler 7 şubat 2010u gösterirken, anneciyim nihayet aş eren kızına biber kızartması yaptı. başta gözlerime inanmakta güçlük çektim. evde bulunduğum 20 gün boyunca bütün ümitlerim tükenmişti sonuçta.. 22 eylül 2009dan sonra bana ilk defa yeşil yeşil bakan biber kızartması, nası diyim, sanki askerden dönen bir sevgiliydi böyle. hasretle kucaklaştık, uzun uzun bakıştık, gülüştük, ağlaştık. güzel anlardı, ne çok özlemişim falan dedim. yoğurdun üzerine damla damla yağlarını çıkararak karşılık verdi bana. bambaşka bi ilişkimiz vardı artık onunla.
sonuç: sonra işte, sonra yedim yani. ömrümün sonuna kadar mal gibi bakışcak halim yoktu. o kadar. canım sıkkın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder